Cumhuriyetin İlanı
Uğur Mumcu’nun yayına hazırladığı Kâzım Karabekir’in hatıralarından okuyalım…

 

30 Ekim sabahı, Bahriye müfrezesi komutanı Kâzım Karabekir’e Ankara’dan açık bir telgrafın geldiğini, bu telgrafta Cumhuriyet’in ilan olunduğunu, bu nedenle yüz pare top atılmasının istendiğini bildirir. (…)

Vali Hazım Bey (Tepeytran) haberi şaşkınlıkla karşılar. Valinin Cumhuriyet’in ilânından haberi yoktur. Karabekir, hem şaşırmış hem kırılmıştır. Bu duygularını şöyle dile getirir:

“Ben hem mebus (Milletvekili) ve hem de bir ordu kumandanı olduğum halde bana da kimse birşey bildirmemişti. Bu vaziyet haklı olarak halkı da orduyu da telâş ve endişeye düşürdü. Daha dün yüreklerine ferahlık verdiğim zatlar benden bu şeklin mânâsını soruyorlardı. Bu vaziyette tabii Cumhuriyet’in ilânını ertesi günü dahi kutlayamadık.” (…)

Karabekir, Cumhuriyet’in ilânını Trabzon’da Bahriye müfreze kumandanlığından haberi almasından yakınır. Ve Başkomutan M. Kemal Paşa’yı şöyle eleştirir:

“İstiklâl Harbi’nin tehlikeli günlerinde sonuna kadar feragat, fedakâr arkadaşlarının rey ve irşadına ihtiyaç gösteren M. Kemal Paşa artık muzaffer bir başkomutan sıfatıyla maiyet komutanlarına Cumhuriyeti `dikte´ ettirmiştir. Eski arkadaşlarının rakip olabileceği endişesi ile sui şahsiyetler icadı da lâzım gelmişti; bunun için eski arkadaşlarını kötülemek lâzımdı. Bunu da hakkıyla yapmıştır.”

Kâzım Karabekir, 5 Kasım günü vapurla Trabzon’dan ayrılır. Vapur 9 Kasım günü İstanbul’da olacaktır. Vapur kaptanı yolda emir almıştır. Vapur, bir gün sonra İstanbul’da demirleyecektir.

Karabekir, bu gecikmenin nedenini halkın kendisini karşılamasına engel olunması biçiminde yorumlar.

“10 Kasım sabahı vapurumuz Boğaz’a girdi. Kavak’ta ayrı ayrı istikametlerde Rauf Bey ve Refet Paşa ve İstanbul gazete muhabirleri vapurumuza çıktılar. Her biri bir sual soruyor, beni arkadaşlarımla görüşmeye ve beş yıldan beri görmediğim şirin yerlerimizi seyr etmeye fırsat vermiyorlardı. Endişeleri Cumhuriyet’in ilân şeklinden doğuyordu.

Bir sabah top sesleriyle endişe ile uyandık. Meğer Cumhuriyet ilân oluyormuş. Ankara’dan gelen haberler M. Kemal Paşa’nın yeni toplandığı bir muhit ile tam bir `diktatörlüğe´ gittiğidir. Millî hâkimiyet yerine `şahsî hükümranlık´ kurulmuştur, istiklâlimizi kurtaranlar hürriyetimizi boğacaklar mıydı? (…)

Rauf Bey ile Refet Paşa’dan öğrendiğimde Cumhuriyet `adı altında şahsî saltanat´ kurulmuş olduğu ve halk ve matbuanın (basının) da kurtuldukları bir istibdattan (despotluktan) diğer bir yenisine düştüklerinden feryat ettikleridir.

Istiklâl Harbi’nde `Birinci derecede vazife´ görmüş bu arkadaşlar dahi sabahleyin top sesleriyle uyandıktan sonra Cumhuriyetin ilân olduğunu öğrenmişlerdir. M. Kemal Paşa, mefkuresi (ideali) olan hilâfet ve saltanat makamına geçmesini arkadaşlarının önlediğini görünce Cumhurreisliğine (Cumhurbaskanlığına) de mani olacakları endişesi ile işi sert bir kapatma suretiyle Millet Meclisi’nin daha vahim ciheti de kayd-ı hayat şartı ile mevkiinde kalabilmek için eski arkadaşlarını Cumhuriyet aleyhtarı ve padişah taraftarı göstermesidir.”

Öğle üzeri vapur Galata rıhtımına yanaşır. Rıhtımda kalabalık bir halk ve halkın önünde de resmî görevliler Karabekir’i karşılamaktadır. Halk, Karabekir’i coşkun gösterilerle kalacağı yer olan bugün İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu Harbiye Nezareti’nin dış kapısındaki köşke kadar getirir.

**********

KAYNAK: Kâzım Karabekir, Kâzım Karabekir Anlatıyor, Yayına Hazırlayan: Uğur Mumcu, Tekin Yayınevi, Ankara 1993, sayfa 107 – 113.

Bizden Bir Karış Toprak İsteyeni
İstediği Toprağa Gömeriz.
 
İngilizlere Hediye Edilen Hilafet
 
40 Devlet ve OSMANLI
 
Çanakkale Senaryosu
 
Vatana İhanetin Belgeleri
 
 
Araştırmaları ve Derlemeleri için Tüm Yazarlarımıza, Yüce TÜRK Milleti Adına Çok Teşekkür Ederiz.

Bugün 336 Tekil 253 Çoğul Ziyaretçi Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol