İnsan Yaratılırken Bir Bedel Ödedi mi ?

İNSAN YARATILIRKEN BİR BEDEL ÖDEDİ Mİ?

İnsan, insan olmak vasfıyla dünyaya gelebilmek için bir bedel mi ödedi? Veya hangi faziletinden dolayı Cenâb-ı Hak onu insan olarak halk etti?

Meselâ bir kimseye, hiçbir hakkı ve talebi yokken, her türlü ihtiyacını fazlasıyla karşılayacak büyük bir hazine hediye edilmiş olsa, bu kimse, kendisine bu hazineyi hediye eden kimseye hitâben; “Sen bu hazineyi bana nasıl hediye edersin! Benden izin aldın mı?!” tarzında memnuniyetsizlik ifadeleri sarf edebilir mi? Böyle demek için, akıl nîmetinden mahrum olması lâzım gelmez mi? Zira akl-ı selîm sahibi bir kimsenin böyle bir hediyeye karşılığı ancak; minnet, muhabbet ve şükran duygularıyla O hediyeyi bahşedene meftun ve medyûn olmaktan ibâret olur.

Bu fânî dünyada, kendisine bir bardak su ikrâm edene karşı dahî, vicdanen bir teşekkür etmek mecbûriyeti varken, başta insanlık nîmeti olmak üzere kuluna daha sayılamayacak pek çok nîmeti ihsan eden Cenâb-ı Hakk’a karşı sarf edilen böyle bir söz, ne kadar çirkin bir ifâdedir.

İnsan istihkâk ile, yani hak ettiği ve bir bedel ödediği için yaratılıp dünyaya gönderilmiyor. Aksine,“sıfır sermâye” ile yoktan var edilip dünyaya gönderiliyor. Sahip olduğu her şey, tamamen bir lûtf-i ilâhî. Zira Cenâb-ı Hak onu yerde sürünen bir yılan olarak da yaratabilir ve o, buna hiçbir sûrette îtiraz edemezdi. Çünkü insanlar ve cinler dışındaki mahlûkatta imtihan olunma keyfiyeti söz konusu olmadığından, onlarda Cenâb-ı Hakkʼın emrine muhâlefet edebilecek bir tercih salâhiyeti de bulunmamaktadır.

Ayrıca şunu da ifâde edelim ki, bütün mahlûkat Cenâb-ı Hakk’ın kendisi hakkındaki takdirine rızâ hâlindedir. Çünkü Cenâb-ı Hak, her yarattığı mahlûku, onun saâdet bulacağı bir kıvamda halk etmiştir. Mesela yılan, kendi toplumu içinde mesuttur. Yine rengârenk kuşlar, kendi hayatlarından memnundur. Hattâ Mevlânâ Hazretleri’nin buyurduğu gibi; “Tahtanın içindeki kurt, «Kimin böyle güzel helvası var!»” diyerek huzurla hayatiyetini devam ettirir. Onların yegâne hoşnutsuzluğu, insanoğlunun onları tabiî hayat şartlarından koparıp hayvanat bahçelerinde kafeslere koyması veya sirklerde eğlence malzemesi yapmasından kaynaklanmaktadır.

O hâlde insanın memnûniyetsizlik ve isyân içinde âdeta Rabbine hesap sormaya kalkışması, kendisine bahşedilmiş olan yüksek vasıflara karşı dehşetli bir gaflet, müthiş bir ahmaklık ve büyük bir nankörlük olur. Böylesi câhilâne bir tavır, insana verilen akıl ve idrâke iptal damgası vurmaktan farksızdır.

Yine insanın böyle bir hataya düşmesi; Yaratan ile yaratılan arasındaki muâmeleyi, insanlar arasındaki muâmele gibi zannetmesinden kaynaklanmaktadır. Unutulmamalıdır ki, Cenâb-ı Hak, yaratan ve yoktan var eden “Hâlık”, insan ise yoktan var edilen bir “mahlûk”tur.

Bizden Bir Karış Toprak İsteyeni
İstediği Toprağa Gömeriz.
 
İngilizlere Hediye Edilen Hilafet
 
40 Devlet ve OSMANLI
 
Çanakkale Senaryosu
 
Vatana İhanetin Belgeleri
 
 
Araştırmaları ve Derlemeleri için Tüm Yazarlarımıza, Yüce TÜRK Milleti Adına Çok Teşekkür Ederiz.

Bugün 245 Tekil 194 Çoğul Ziyaretçi Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol