Musul, Kerkük, Batum

“Yeniden” yazacağım Lozan’ı!..
Yazacağım ki;
Rahmetli Mustafa Müftüoğlu ağabeyin ifadesiyle, “Yalan Söyleyen Tarih”in yerine, “gerçek tarih” geçebilsin!..
90. YILINDA LOZAN MESAJLARI
Efendim, bugün 24 Temmuz. Yani, “Lozan Antlaşması’nın 90. yıldönümü”.
Böyle günlerde, “mesaj bombardımanı” yaşanır!.. Kimi de, “demeç verme kuyruğu”na girer!..
Yine öyle oldu… Kimi “mesaj” yayınladı, kimi de “demeç” verdi…
Şimdi, bunlardan bir demet aktarmak istiyorum sizlere:
l “Lozan Barış Antlaşması’yla bağımsızlığımız ve egemenliğimiz uluslararası alanda tescil edilmiştir.
l24 Temmuz 1923 tarihi, Türkiye’yi bölüp parçalamak isteyen siyasetinresmen yenildiği tarihtir… Lozan’da atılan imza da; Sevr’i çöptenekesine atan ve tarihin çöplüğüne gömen imzadır… Unutulmamalı ki,Lozan milletin, Sevr ise hanedan ile mütareke matbuatının eseridir.Lozan’da atılan imza Türk milletinin, Anadolu halkının ve onun gücüneinanan aydınların, önderlerin, onlarla el ele veren insanımızın attığıimzadır. Onların kararlılığı, bağımsızlığa ve özgürlüğe olan inancınıyansıtmaktadır.
l Lozan, bağımsızlığı ve onuru için yedi düvelemeydan okuyan, bu uğurda yüz binlerce şehit veren Türk milletininhaklılığının tarih huzurunda kayıt altına alınmasının belgesidir.”
KERKÜK GİTTİ, MUSUL GİTTİ!
Bu “mesaj”lar üzerine hiçbir “yorum” yapmak istemiyorum…
Ancak, gördüğünüz gibi;
Mesajların “ortak paydası”nda, bu anlaşma ile “bağımsızlık, özgürlük ve egemenlik” kazandığımız vurgusu var!..
Peki, “gerçek” ne?..
İzninizle, yorumu da “başkası” yapsın… Buyrun, Cumhuriyet’ten Ali Sirmen’in, 25 Temmuz 2006’da yazdığı yazıyı tekrar okuyalım:
“Bütünuluslararası anlaşmalar gibi, Lozan’a da zafer veya bozgun diyebakmamak gerek. Önemli olan verilen ödünlere karşılık, esas istediğimizielde edip etmediğimizdir.
Türkiye, Lozan ile Misakı Milli sınırlarıkonusunda tam istediğini alamadı. Musul, Kerkük gitti; Hatay ise dahasonra sınırlarımız içine katıldı.
Azınlıklar bölümünde Patrikhane konusunda istenen sonuç elde edilemedi.
Boğazlar üzerindeki egemenliğimiz Lozan ile değil, Montrö ile sağlandı.
Kapitülasyonlarkonusunda istediklerimizi elde ettik, ama altı yıl süreylegümrüklerimize öyle sınırlamalar getirildi ki çok büyük güçlükler çektikve sürenin bitiminde de zaten 1929 bunalımı ile burun buruna geldik.
Amabütün bunlara karşın Lozan antlaşması, tam bağımsız, demokratik ulusdevletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin can bulmasını sağladığı için olumluyduve bu amaca yönelik olarak imzalandı. Bilânço yaparken Lozan’a böylebakmakta yarar vardır, bu açıdan Lozan bizim için bir başarıdır.”
BATUM VE KIBRIS DA GİTTİ!!
Görüyorsunuz ya;
“Misak-ı millî sınırları” dahilinde tam istediğimizi alamamışız..
“Kerkük” de gitmiş “Musul” da!..
“Patrikhane” konusunda da, istenen sonuç elde edilememiş!..
Eee!.. Bütün bunlara rağmen, Lozan, yine de “başarı”ymış!..
Söyleyin Allah aşkına;
Bu, nasıl “başarı”dır ki, “taviz üstüne taviz” verdiğin halde, “eline geçen bir şey” yok!..
Hani, var mı?..
Düşünün hele;
Çömelip, “def-i hacet” yapacak kadar bile bir “toprak parçası” kazanamadığımız halde, Kerkük gitmiş elimizden, Musul gitmiş!..
Sadece onlar da değil;
“Diğer gidenleri” de, şöyle sıralayalım:
l Misak-ı millî sınırları içinde olan Batum Lozan’da bırakıldı.
lBirinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı Devleti tarafından İngiltere’yesipariş edilen savaş gemilerinin, milyonlarca Osmanlı altını tutan vepeşin ödenen parası İngilizlere bırakıldı.
l Lozan Antlaşması ileKıbrıs adası İngiltere’ye terkedildi; ayrıca burada yaşayan Türklerinİngiliz vatandaşlığına geçmesi, İngiliz vatandaşı olmak istemeyenlerinTürkiye’ye göç etmesi kararlaştırıldı. Bu madde uyarınca, 8 bin Türk, -odöneme göre çok büyük bir rakam- Türkiye’ye göç etti.
l Burnumuzun dibindeki 12 Ada İtalyanlara bırakıldı.
“YA İNGİLİZ VATANDAŞI OLUN, YA DA!”
Bu“tarihî gerçekler” ortadayken, CHP’liler de kalkmış; “AKP iktidarınında paylaştığı teslimiyetçi anlayışın, Türkiye’yi Lozan anlayışındanuzaklaştırdığını” iddia ediyor!..
El insaf!..
“Kıbrıs’ıİngiltere’ye bırakan” anlaşma, Lozan’da imzalanmadı mı?.. Altında, dahasonra CHP Genel Başkanı olan İsmet İnönü’nün imzası yok mu?..
Neymiş; “Lozan milletin, Sevr ise Hanedan’ın eseri”ymiş!..
İyi de;
“Kıbrıs’ı İngiltere’ye bırakan imza” kimin?.. “Milletin” mi, yoksa “İnönü Hanedanı”nın mı?..
Hayır,“AK Parti’yi savunmak” gibi bir niyetim yok… Ama, “AK Parti’ninteslimiyetçiliği”nden dem vurup da, “İnönü’nün peşkeşçiliği”ni gizlemeyeçalışmak, pek dürüstçe gelmedi bana!..
Şu hâle bakın;
Kıbrıs, “İngiltere’ye terkedilmekle” kalmamış, oradaki “Türk vatandaşları”na denilmiş ki;
“İsterseniz İngiliz vatandaşı olabilirsiniz!.. Eğer İngiliz vatandaşı olmak istemiyorsanız, Türkiye’ye göç edebilirsiniz!”
Etmişler!..“İngiliz vatandaşı” olmak istemeyen; o günün şartlarında “çok büyük birrakam” olan 8 bin Türk, Türkiye’ye göç etmiş!..
Peki, bu kararın altında kimin imzası var?.. Nerede imzalandı bu “teslimiyet” anlaşması?..
Elbette Lozan’da!.. Altında da, “CHP’lilerin Milli Şef’i ve genel başkanı İnönü”nün imzası var!..
Hayır, o imza “Türk milletinin imzası” değildir baylar, “İsmet İnönü Hanedanı’nın imzası”dır!..
İşin doğrusunu söylemek gerekirse;
Türkiye, hem de İsmet İnönü’nün imzasıyla, 24 Temmuz 1923’te gözden çıkardı Kıbrıs’ı!..
Evet, “bugün” değil, “o gün” teslim etti Kıbrıs’ı!..
Varsa aksini iddia eden; “8 bin Türk’ün göçü”nü izah etsin bana!..
KORDON’DAN DUYULAN HOROZ SESİ!
Ya, “göz göre göre” verdiğimiz “12 Adalar”a ne demeli?..
Yanılmıyorsam; tarihçi ve siyasal bilimci Prof.Dr. Fahir Armaoğlu yazmıştı bir zamanlar!..
Lozan’da“imza”ları atıp, “12 Adaları” önce İtalyanlara, sonra da Yunan’abırakan İsmet İnönü; bir gün İzmir’e gidip; “Kordon Boyu”nda yürürken,uzaklardan bir “horoz sesi” gelmiş!..
Sormuş, “Nereden geliyor bu horozun sesi?” diye.
Etrafındakiler cevap vermiş:
“Yunan’a bıraktığımız Sakız Adası’ndan!”
Şaşırmış İnönü… Demiş ki;
“Bu adalar, İzmir’e bu kadar yakın mıydı?!?”
Düşünebiliyor musunuz;
“Misak-ıMillî sınırları”ndan bile haberi olmayan, dahası 12 Adalar’ın;“horozların sesinin duyulacağı kadar yakın” olduğunu bilmeyen bir adam;Lozan’daki konferansta, “Türk heyetine başkanlık” ediyor!..
Yaşattığı “hezimet” de, hâlâ “zafer” diye kakalanıyor!..
Ne zaferi?.. Hangi zafer?.. Hani, nerede?!?
9 EYLÜL’DE DÖK, 24 TEMMUZ’DA ÇÖK!
Birde, ikide bir, şu; “Lozan Antlaşması’nın imzalandığı koşullar”dan demvurmuyorlar mı, işte bu “kılıf”a fena halde gıcık oluyorum!..
Yayınlanan “mesaj”ları okudunuz… Ne diyorlar orada;
“Yedi düvele meydan okuyan, bu uğurda yüz binlerce şehit veren Türk milletinin haklılığının tescil edildiği bir anlaşma!”
Doğru!.. “Yedi düvel”e meydan okuduk!..
“Yüz binlerce şehit” de verdik!..
Dahasını da yaptık:
“Emin Oktay’ın tarih kitabı”na göre;
“9 Eylül günü, Yunan’ı denize döken” de biziz!..
Döktük mü?.. Döktük!.. Yani, hem vatanı “işgal”den kurtardık, hem de “işgalci Yunan”ı denize döküp, “galip gelen taraf” olduk!..
İyi, hoş da;
Bu, nasıl “galibiyet”tir ki; “Ege’de denize dökülen Yunan” oluyor, ama “Lozan’da burnu sürtülen” biz oluyoruz!..
Benim bildiğim; “cephede kazanan” kim ise, “masaya yumruğunu vuran” da o olur!..
Yani; masada, “galibin dediği” olur!..
Peki,Lozan’da “dediğini yaptıran” kim?.. Elbette, Yunanistan!.. Hani,ballandıra ballandıra, “ardına bakmadan kaçtığını” söylediğimiz, hani“hepsini denize döktüğümüz” mağlup ülke var ya, işte o Yunanistan!..
Hani, “antlaşmanın imzalandığı koşul” diyorlar ya; “koşul” işte ortada!..
“Cephede kazanan” biz!..
“Masada kaybeden” yine biz!..
“Ege’de denize döken” biz,
“Lozan’da diz çöken” yine biz!..
Bu saçmalığı hâlâ “zafer” diye yutturuyorlar ya, gel de çıldırma!..
Çaresi yok, yazacağız!..
“Benbunları yazdıydım” deyip, pas geçmek yok!.. Yine, yeniden ve “tekrartekrar” yazılmalı ki, “yeni nesiller”in kafası “Lozan hurafeleri” iledoldurulmasın!..
Hiç olmazsa, şunu bilsin gençlerimiz:
Yunan’ın “dürbünle” bile göremediği 12 Adalar, bize bir “horoz sesi” kadar yakındır!..
Ve biz, onları Lozan’da kaybettik!..
Musul’u, Kerkük’ü, Batum’u kaybettiğimiz gibi!..
Ve hatta, “Kıbrıs’ı kaybettiğimiz” gibi!..
Hâlâ aksini iddia eden varsa;
“Lozan Antlaşması’nın gizli oturum tutanakları”nı açıklasın!..

22 bin 755 gün önce bugün
Bugün 24 Temmuz 2013… Bugün, “Lozan Anlaşması”nın 90. yıldönümü… Aynı zamanda, güya; “Sansürün kaldırılışı”nın yıldönümü!..
Ama,en önemlisi “CHP iktidarsızlığı”nın 22 bin 755. günü!.. Yanlışokumadınız, CHP; tam “22 bin 755 gün”dür “iktidar” yüzü göremiyor,“iktidar koltuğu”na oturamıyor, “sandık”tan iktidar olarak çıkamıyor.
Ne ilginç değil mi;
90 yıl önce bugün imzalanan Lozan Anlaşması ile, Türkiye; Kerkük, Musul ve Batum’u kaybetti!..
CHP ise, 22 bin 755 gün önce “iktidar”a veda etmiş, “iktidar koltuğu”nu kaybetmiş!..
Aslındanormal değil midir?.. Sen kalk; Kerkük’ü, Musul’u, Batum’u ve hattaKıbrıs’ı Lozan masasında kaybet, sonra da milletten bunun taltifedilmesini bekle!..
Millet enayi mi?.. “Kan”la kazanılan toprakları “içkili masa”da kaybeden bir CHP’ye niye teslim etsin ülkeyi?..
Uzun lâfın kısası;
Türkiye;CHP’nin beceriksizliği yüzünden 90 yıl önce Kerkük, Musul ve Batum’ukaybetti… Aynı CHP, 22 bin 755 gün önce de “iktidar”ı kaybetti!.. Bumilletin, CHP’yi iktidara getireceği de mümkün gözükmüyor.

hasan karakaya,yeni  akit

Bizden Bir Karış Toprak İsteyeni
İstediği Toprağa Gömeriz.
 
İngilizlere Hediye Edilen Hilafet
 
40 Devlet ve OSMANLI
 
Çanakkale Senaryosu
 
Vatana İhanetin Belgeleri
 
 
Araştırmaları ve Derlemeleri için Tüm Yazarlarımıza, Yüce TÜRK Milleti Adına Çok Teşekkür Ederiz.

Bugün 44 Tekil 35 Çoğul Ziyaretçi Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol