BATI NEDEN BATIYOR ANKARA NİÇİN YÜKSELİYOR? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Afrika gezisi içeride ve dışarıda dikkat çekti. “Senin ne işin var Suriye’de” diye itiraz eden içerdeki malum zihniyet henüz “Senin ne işin var Afrika’da” demedi Allah'tan.. Dışarıda ise son iki asırdan bu yana Afrika’yı iliklerine kadar sömürüp o kara kıtada dünyanın en vahşi soykırım ve katliamlarını yapanlar çok rahatsız oldular. Ankara’nın gözünü korkutmak ve Türkiye’yi ürkütmek için mesaj verdiler. Mogadişu’da Türkiye heyetinin kaldığı otele intihar saldırısı yaptırdılar. Ama Ankara geri adım atmadı. Türkiye Cumhurbaşkanı gittiği her Afrika ülkesinde muhteşem karşılamalarla misafir edildi. Sadece devletler değil halklar da bağrına bastı. Halbuki son 100-150 yıldan bu yana Türkiye oralarla pek ilgilenememişti. Öyleyse ne oldu da Afrika halkları Türkiye Cumhurbaşkanını bağrına basıyordu? Bunu anlamak için, Osmanlı’nın son zamanları da dahil Türkiye’nin Afrika ile alakadar ol(a)madığı dönemde Afrika halkları neler yaşadılar buna bakmak lazım. Şimdi sırasıyla birkaç örneği hatırlatalım. Belçika, Kongo’yu sömürgeleştirdiği 1890-1905 arasında, 10 milyon insan öldürüldü. Köle olmak istemeyen çocukların elleri ve ayaklarını kestiler. Belçika askerleri kendi aralarında, kesilmiş çocuk eli koleksiyonu yapıyorlardı. 20 milyon olan Kongo nüfusu 8 milyona kadar düştü. 1904’te Namibya’yı sömürgeleştiren Almanya bir yıl içinde en az 75 bin insanı katletti. Yerli pek çok kadın, Alman askerlerine seks kölesi olarak hizmet etmeye zorlandı. 1917'de Fransa, işgal altında tuttuğu Çad'da ülkenin her yerinden İslam alimlerini “dini nitelikli bir konferansa” davet etti. Fransız cellatlar, konferans daveti diye gelen 400 İslam alimini orada bir günde katlettiler. 5 Ağustos 1945'te Fransız işgal kuvvetleri Cezayir halkına saldırdı. Bir günde 45 bin kişi şehit edildi. Yerli halkın bağımsızlık mücadelesinde 1954-1962 arasında Fransa 1,5 milyon Cezayirliyi şehit etti. O sırada Cezayir nüfusu 10 milyon civarındaydı. Yani Fransa ülke nüfusunun % 15'ini öldürdü. İtalyanlar, 1911’de işgal ettikleri Trablusgarp'taki yerli halkı erkek, kadın, çocuk demeden kurşuna dizerek katlettiler. 1922’de faşist Mussolini’nin emriyle direnen halka seri idamlar uygulandı. Toplama kamplarına gönderilen Libyalıların çoğu açlıktan ölüme mahkum edildiler. Vahşet öyle bir seviyeye ulaşmıştı ki direnişi kırmak için sadece insanlar öldürülmedi, hayvanlar telef edildi, mahsuller tahrip edildi, ormanlar bile yakıldı. 1923-1929 arası 142 bin küçük ve büyükbaş hayvan katledildi, İtalyan verilerine göre 4.329 Libyalı mücahit şehit edildi. İtalya, Libya’da 1911-1940 arası uyguladığı imha operasyonları ve çölün ortasına kurduğu toplama kamplarında yüz binlerce Afrikalı Müslüman'ın ölmesine yol açtı. İngilizler, 19. Yüzyıl sonunda Kenya’ya kadar ilerledi. Birinci Dünya Savaşı sonrası Kenya sömürge haline getirildi. Kenya halkı topraklarının yüzde 75’ini beyazlara terk etmek mecburiyetinde bırakıldı. Yerli halk topraklarından çıkarılarak, burada işgal sonrası kurulan beyazlara ait çiftliklerde köle olarak çalıştırıldılar. 1949’da işgalci İngilizlere karşı Kenya halkı isyan etti. Hiçbir acıma duygusu olmayan İngilizler kısa süre içinde 15.000 Kenyalıyı gözlerini kırpmadan öldürdüler. Direnen halktan 100 bin kişiyi hapse attılar. Kenya’da 1950’de 60 bin beyaz işgalcinin elinde 43.000 km2 toprak vardı. Toplam nüfusun yüzde 1’ini teşkil eden bu işgalciler, Kenya’daki ekilebilir arazilerin % 25’ine sahip oldular. İşte Avrupa ve ABD'nin "özgürlük", "demokrasi" dediği kan kokan medeniyeti... İşte Afrika’yı Türkiye’ye yaklaştıran gerçeklerden küçük birkaç örnek.. Avrupa ve Amerika sömürmek, öldürmek ve köleleştirmek için Afrika’ya gitmişti. Türkiye Afrika’ya, hastane ve yol yaparak, okul inşa ederek, su kuyuları açarak, ilaç vererek, yardım göndererek, yaşatmak için gidiyor. Batı öldürüyor, aşağılıyor.. Türkiye seviyor, bağrına basıyor. Onlara insanca yaklaşıyor... O sebeple Türkiye yükseliyor, Batı alçalıyor ve batıyor... İlerleyen aylarda bunu daha açık ve daha net göreceğiz. Alper TA